28 Ekim 2012 Pazar

tengi'nin selamı var

Kimsenin beğenmediği filmin oynandığı salonda neden tek kişilik yer olmaz? Böylesine mi mecburi bu yaşam. Ölümün seferi halinde, insan neden hep boş bir seyir halinde?
Var edebiliyor muyuz kendimizi sorusunun bir cevabı yok. İleri ya da geri. Boka saplanmak için yeteneksiz bir karganın kılavuzluğuna ihtiyacı yok insanlığın. Zaten bokun kokusunu takip ediyoruz mütemadiyen. Para değil mi hep daha çok aradığımız? Hangi köşede karşımıza çıksa da zengin olsak dediğimiz. Bütün kavramlarımızı onun üzerine kurmadık mı?
Bir gün kafamızı klozete sokacak bu dünya. ''Al!'' diyecek, ''İstediğin kadar para''. O kokuda kendi iğrenç hayalimizin çokluğuyla boğulurken, ölmeye en yakın anda anlayacağız para'nın aslında bir kağıt parçasından öte bir anlam yaşımadığını. Sonra öleceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder